Üzerine çokça yazıldı çizildi demek isterdim ama kent gündeminde
sanki böyle bir konu – eylem yokmuş gibi kimsenin yüksek sesle dile
getirmediği, getirdiyse de bir kent gündemi oluşturulamadığı fakat
son derece mühim bir mevzu var ortada.
***
İzmit’te yer alan önemli mimari miraslarımızdan biri olan, Tepecik
Mahallesi 228 ada, 41 No’lu parselde bulunan, Sörler Okulu’nun da
içinde bulunduğu arazide yapılan plan değişikliğinden
bahsediyorum. Gündeme geldiği andan itibaren bazı köşe yazarları
bu plan değişikliğinin olumsuzluklarını anlatırken bazısı da ne yazık
ki burada yapılması planlanan otoparka güzellemeler yaptı takip
ettiğim kadarıyla.
***
Teknik olarak, koruma ilkeleri ve plan kararları açısından
tartışılması gereken bir konu olmasına rağmen TMMOB ve bağlı
odaları (Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası vb.) da son derece
önemli bir mirasın bulunduğu bu parsele yapılan müdahalelere
yeterince ilgi göstermemiş ya da görmezden gelmiş gibi görünüyor.
Ne yazık ki demokratik kitle örgütlerinin etkisizleştirilmesinden
TMMOB, Mimarlar Odası gibi önemli kurumlar da nasibini almış
gibi…
***
15 Mart – 15 Nisan 2024 tarihleri arasında askıya çıkmış olan plan
değişikliğine ise İzmit Belediyesi tarafından itiraz edildiğini biliyorum
ama bunun dışında herhangi bir itiraz yapılıp yapılmadığını da insan
merak ediyor. Meclis kararıyla ifraz edilerek (iki ayrı parsele
ayrılarak) Sörler Okulu dışındaki alan otopark alanına dönüştürüldü
ve tescilli binanın batısından 3 metre, güneyinden de 5 metre
çekme mesafesi bırakılmak suretiyle, Sörler Okulu’nun küçücük bir
alana hapsedilerek adeta zincire vurulduğu plan tadilatı onaylandı.
***
Bu değişiklik 15 Ocak’ta Koruma Bölge Kurulu tarafından ve buraya
yapılması düşünülen yapının avan (ön) projesi ile birlikte
onaylanmış ve hemen 23 Ocak tarihli gündemde de Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onaylanmıştı.
***
Öncelikle bu plan değişikliği ve avan projenin neleri getirdiğini
incelemek gerekiyor:
Vergi dairesinin yapımına onay veren 22.07.1983 tarihli kurul
kararına baktığımızda; yapılacak vergi dairesi binasının Sörler
Okulu ile arasında binanın yüksekliği kadar mesafe bırakılarak
yapılmasına izin verilmiş. Yani kabaca 15 metre bir bina yapıldığı
zaman iki bina arasındaki mesafenin en az 15 metre olması
gerektiğini söylemiş 1983 tarihli kurul kararı. Bununla birlikte önceki
plandaki emsalin 2.00 olduğunu ve yapılacak bina yüksekliğinin de
en fazla 4 kat olduğunu görüyoruz. Yani böylesine önemli bir tescilli
yapının yanındaki yapılaşmaya net bir şekilde sınır getirme niyetinin
olduğu görülüyor.
***
Oysa yeni planla birlikte, 1983 yılında alınan Kurul kararına aldırış
etmeyerek 21.50 metre yüksekliğinde bina yapılmasına ve otopark
alanı olarak düzenlenmesine izin verilmiş durumda. Bu kabaca şu
demek oluyor: Her kat yüksekliğini 3 metre olarak
değerlendirdiğimizde Sörler Okulu gibi önemli bir yapının yanına
yapılan binanın yaklaşık 7 katlı olduğunu söyleyebiliriz. (Kent
merkezindeki yapılaşmayı düşündüğümüzde de en fazla 5 kat
yüksekliği – o da sadece belirli bölgelerde – verildiğini de ayrıca
burada belirtmek gerekiyor).
***
Teknik zorunluluklardan doğacak olan asansör makine dairesi vb.
alanlarla yeni yapılacak binanın yüksekliğinin 24,50 metreyi bulması
demek oluyor. Oysa Sörler Okulunun saçak hizası 15 metrenin
altında bir yüksekliğe sahip, çatısının en yüksek noktası bile 17
metrenin altında bulunuyor. Dolayısıyla tarihi yapıyla kurulan silüet
ilişkisi açısından düşünüldüğünde dahi hiçbir şekilde tescilli yapı ile
gabari ya da kütlesel açıdan bir ilişki kurulmadığını görüyoruz.
***
Öte yandan Sörler Okulu binasının 3 ve 5 metrelik çekme
mesafeleri içine sıkıştırıldığını, 1983 sayılı kurul kararına aykırı
hareket edildiğini yüksek sesle söylemek gerekiyor. İkincisi, plan
tadilatı bununla birlikte bir ifrazı ve fonksiyon değişikliğini de
içeriyor. Halbuki 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun 18. Maddesi: “Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı
parsellerinin, taşınmaz kültür varlıklarının mahiyetine tesir edecek
şekil ve surette ayrılamaz ve birleştirilemez” ifadesi eğer tescilli
yapının niteliğine müdahale söz konusu ise bunun mümkün
olamayacağını açıkça söylüyor.
***
Oysa yeni planın, Sörler Okulu’nun çevresindeki alanın minimuma
indirilerek, silüet açısından da kütlesel olarak da herhangi bir
hassasiyet gözetilmeden, sadece yeni yapılacak binaya daha fazla
alan açmak amacıyla teşkil edildiğini görüyoruz. Vergi Dairesinin
henüz inşa edilmediği yıllardan kalan ve Sörler Okulunun deniz
tarafından görüldüğü eski fotoğraflara bakınca aslında 1983 tarihli
kararın bile ne kadar doğru olduğunu sorgulamak gerekiyor.
***
Bununla birlikte İmar Kanununa ve Mekansal Planlar Yapım
Yönetmeliğine aykırı olarak; mekanik otopark yapılması planlanan
alanın, imar planında açık ya da kapalı otopark ibaresinin olmadığı
ve kurulun onayladığı avan projede sosyal – kültürel tesis alanlarının
ve ticari birimlerin de yer aldığını biliyoruz. Önceki planda tescilli
bina etrafında boşluk bırakılarak silüet etkisinin gözetildiği sınırlı bir
yapılaşma koşulu getirildiği bir plan söz konusuydu.
***
Yeni planla birlikte Kurul’un onayladığı avan projeye bağlanan bir
yapılaşma koşulu olduğunu ve vaziyet planında da parselin
neredeyse tamamını kaplayacak şekilde bir yapının planlandığını
görüyoruz. Yani parsele bu sefer herhangi bir sınırlama
getirilmeden, kurul onayıyla Emsal’in 2.00 değil istenildiği kadar
artırılabildiği bir planın varlığından söz ediyoruz. Otopark girişinin
Acısu ve Eski Hamam Sokak üzerinden verilmesi de buradaki
mevcut trafik yükü ve yoğunluğu düşünüldüğünde yepyeni bir trafik
sorunu olarak bizleri beklemekte…
***
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin buradaki otopark planlamasıyla,
kent içindeki otopark sorununa bir çözüm getirme düşüncesi olabilir
ancak bu tip özellikli alanların daha dikkatle planlanmaya ihtiyacı
vardır. Tarihi dokunun ortaya çıkarılabileceği ve burada kentteki
diğer önemli bir eksiklik olan açık alan düzenlemesi yapılabileceği
ihtimalinin öncelikli olarak çalışılması gerekir.
***
Bununla birlikte bu gibi önemli alanlar; esnaf öyle istedi ya da
benzeri bir savunma ile belediyenin proje yaptırıp koruma kuruluna
onaylatıp sessiz sedasız kimse görmeden ihaleye çıkıp inşa
edeceği alanlar değillerdir. Süreçler, kentteki tüm dinamiklerin
görüşlerinin alındığı, kurulun da ötesinde özellikle koruma üzerine
çalışan akademisyenlerin, meslek odalarının ve kentlinin işin içine
gerçek anlamda katıldığı şekilde yönetilmelidir. Şeffaf bir biçimde,
avan projenin tüm kentliye sergilenerek, burada yarın öbür gün
nasıl bir bina olacağını, tescilli yapıyla nasıl bir ilişki kurulacağını, bu
kentin sakinleriyle paylaşarak bu adımlar atılmalıdır.
***
Aksi halde ben yaptım oldu mantığıyla bu kente fayda sağlama
niyetiyle yola çıkıp daha fazla zarar verildiği durumlara neden
olunacaktır. Tarihi yapılar, özellikle de Sörler Okulu gibi kentin
simge yapılarından olan önemli tescilli eserler ülkemizce de kabul
görmüş olan Venedik Tüzüğünde de açıkça belirtildiği gibi; yalnızca
tek yapı ölçeğinde değil, yapılı çevresi ile birlikte korunmalıdır.
***
Biz mimarlar olarak yeni yapıların yapılmasıyla hayatımızı devam
ettiriyoruz. Dolayısıyla yeni, güzel yapıların yapılması bizi
heyecanlandırır. Ama her zaman tekrarladığım bir cümle vardır:
“Bazen hiçbir bina inşa etmemek daha iyi bir mimarlığın oluşmasını
sağlayabilir.” Geri dönüşü büyük zararlara sebep olacak olan Sörler
Okulu arsasındaki plan tadilatının ve avan projenin yeniden
değerlendirilmesi gerekmektedir. Mimari mirasımızın yapılı çevresi
ile birlikte korunabilmesi için bu kentte yaşayan herkesin, bu kenti
yöneten yerel yönetimlerin, akademisyenlerin, meslek odalarının bu
konuyu gündemlerine alması gerekmektedir. Henüz çok geç
olmamışken…
* Asıl ismi St. Barbe Koleji olan yapı, Aziz Barbara anısına 19.
Yüzyıl sonunda Fransız Katolik Misyonerler tarafından inşa
ettirilmiş olan bir eğitim yapısıdır.